Epeydir yazma fırsatı iş yoğunluğu sebebiyle bulamamıştım. En son Göztepe deplasmanın yapılan amatörlük yazı ile kapatmıştık ve maalesef aynı takım finalinde yine kendi hatalarımız sebebiyle çok büyük yara aldık ve taraftar şampiyonlar ligine yükseldi takım her zaman ki gibi yakalayamadı.
Geçtiğimiz sezonun üzerine kızgınlık, öfke, üzüntü dolu 1000lerce kelimeler yazabiliriz ama şuan bize bir katkısı yok artık hatalardan ders alma vakti. Peşinen yazının başında belirtmek istiyorum eğer bu yazıyı Eskişehirspor formasıyla değil Halilci ya da Hoşcancı formasıyla okuyorsanız peşinen kapatabilirsiniz..
Bayramdan bu zamana delegelerimizin bir araya gelememesi sebebiyle seçim yapılamadı ( Sponsor çıksa uçak kaldırıyoruz St. Johnstone ile maç yapacağız isim yazdırın deseler acaba ne olurdur? ) Yoğun uğraş sonucunda bu iş için kimsenin itiraz etmediği bir isim çıktı “Sinan Özeçoğlu”. Öncelikle yeni başkanımızın görevi hayırlı olsun ve başarılarla olsun diyerek yazımıza başlayalım.
Sinan Özeçoğlu kimdir?
Eskişehir Basket’te ki başarıları ve kurumsal yönetimiyle Eskişehir Basket’e ilk başlarda karşı olanları bile salona çekmeyi başarmıştır. Çok senelerdir basketbolun “B” sinin olamadığı bir kentte bunu başarmak ciddi başarıdır. 40 yaşında hem genç hem de tecrübeli bir yaşta bu sebepledir ki kulüp yönetiminde başarı olmuştur.
İki geceden beri twitter üzerinde SİNAN ÖZEÇOĞLU BAŞKAN, ESES ŞAMPİYON yazılmaya başlandı ki gündemde ilk sıralara çıktı sanal alemde. Taraftarın ve şehrin bu kadar karamsar olduğu bir ortamda motivasyon harika oldu fakat acaba yine mi çok acele ediyoruz?
Geçen sezonun başına dönelim; imzalar arkaya arkaya gelmiş şehir öyle bir hava sokulmuştu ki 26. haftada bu iş biter Süper Lig’e çıkarıza kadar gelmişti. Fakat araba ne kadar süratli olursa olsun yeri gelince sürücü kabiliyeti ve fren yapmayı gerektirir. Biz bunu unutmuştuk takımın defansı ve teknik direktörü ne takımı ne bizi anladı..
Gelecek için sabırla doğruyu yapmak
Sinan Özgeçoğlu gerçekten zor bir görevi aldı 100 mio+ TL üzerinde borcu olan, transfer yasağı tehlikesi olan, şehirden doğrudan maddi az destek alabilen bir kulübü büyük beklentilerle bakalım nerelere götürecek. Hepimizin hayali Süper Lig’den de öte ağzında bir tutam bal gibi kalan Avrupa kupaları hayallerimiz..
Başarı sadece tribünle olmuyor, tribünle olsa bugün Avrupa’ya ilçe takımları değil biz, Bursa, Konya, Kocaeli, ADS vb. giderdi. Farklı örnek olsun İngiltere de her sene Liverpool, ve İspanya da Atl. Bilbao şampiyon olurdu. Endüstriyel futbol gerçekleri ve daralan ekonomiyi unutmamak adına sabırla doğru adımları atmamız lazım. Bunlar ne olacak;
Geçmişten ders ve kurumsallık: Kurumsallık kelimesi bizde sakız gibi oldu ama geçmişten dersleri alarak Eskişehirspor’un kesinlikle kişilere ve siyasete değil kendi yağında kavrulmalı. Ajax’ın, Dortmund’un Arsenal’in başkanın adını en çok futbolla ben ilgilenirim diyen 100 kişiye sorsanız 90 tanesi bilemez çünkü bunlar kişilere bağlı değiller, bir sistem var. Örnek uzağa gitmeyelim önümüzde Altınordu örneği var 5-6 yıl sonra Milli Takım oyuncularının yarısı bu kulüpten çıkacak. Bizde 10 yıl sonra halen Alper Potuk ve Hasan Hüseyin deriz bu kafa ile gidersek..
Kulübü bilen teknik ekip ve Eskişehir’li alt yapı: Kurumsallık sadece şefaf olmak ve show yapmak olarak anlaşılmamalı. Her sezon sonunda futbolcular 1-2 gün üzüldükten ve daha sonrasında üzüntülerini Antalya-Bodrum sahillerinde atıyorlar.. Sezon başı herşey unutulmuş olmamalı ve taraftara çağrı değil taraftarın kendisi sıraya girecek işlere imza atılmalı.
Bu da tabi ki bu şehri bilen bir teknik ekip ve Eskişehir’in çıkarları doğrultusunda hareket eden il merkezi ve ilçelerde ki tüm amatör kulüpleri kapsayacak scout ekiplerinin oluşturulması ve bu insanlara gerçekten iyi maaşlar verilmesi gerekli. A takım 5 yıldızlı otelde konaklarken evde ekmek derdi düşünen adamdan alt yapıda özveri beklemek saçma olur..
Sabit gelir yaratılmalı: Belediyelerden, iş adamlarından her seferinde destek istemekle bu parasal sorunlar çözümlenmez. Evet ciddi borç içindeyiz ama bol keseden harcayanların borcu başkalarına yüklemek çözüm değil. Bol keseden konuşmak kolay biliyorum, kurumsallık geldikçe bu gelirler gerek alt yapı oyuncularını satışı gerekse projelerle olacaktır.
Alt yapının masrafları basit teknolojik yeniliklerle çözümlenebilir, örnek Eskişehirspor Dergisi’ni ele alalım. Zorla hatır satışları dışında satışı yok denecek kadar az çünkü Türkiye insanlar kitap, gazete, dergiyi berber dışında okumuyor. Mobil app. üzerinden tamamen ücretsiz ve kaliteli içerkle hizmet verecek bir Eskişehirspor Dergi’si en az 100bin abone yapacaktır. 100bin aboneye kim reklam vermek istemez?
Kulüp ve şehirin kültürü aktarılmalı: 1960’lar ve 1970’lerde tribünde olan Eskişehirspor taraftarları en şanslılardır, özellikle 1980 doğumlular için lise yıllarına kadar neredeyse Eskişehirspor’un ismi bu şehirde silinmek üzereyken Nebi Hatipoğlu ve ekibi sağolsun bu şehire tekrar Eskişehirspor’u kazandırmış ve yeniden Eskişehirspor algısı kuvvetlenmiştir. Bu kültürü sonra ki nesillere aktarmanın yolu onları stadyuma çekmekten geçiyor. Bazı taraftarlarımız ufak yaşta arkadaşlarımızı sevmiyor ama kendileri de bir zamanlar o yaşta bedava amcalarının, abilerinin yanında giriyorlardı J Sinan Özeçoğlu’unda bu konuda çok umutluyum çünkü Eskişehir Basket’te harika bir aile tribünü oluşturmuştu.
Anadolu Efsanesi sıradan bir sıfat değil: Anadolu Efsanesi, Kırmızı Şimşekler, ESES bu lakaplar kolay kazanılmamıştır, bunlar hep başarılar ve taraftarın özgün olmasıyla gelmiştir. Rakip takım ile uğraşmak ve takılmak maç öncesi ve sonrası elbette olur ama biz sanal ortamda o kadar çok rakip takımla uğraşıyoruz ki maça odaklananların sayısı yok denecek kadar az. Finalin biteli 1 ay olmuş halen Aliağaspor yazıyoruz, artık önümüze bakmamız lazım..
Yazacak çok maddelerimiz var ama Eskişehirspor sadece bir tane.. Eleştirelim ama yapıcı olalım, Sinan Özeçoğlu’na elbette destek olacağız ama Halilci, Mesutcu gibi değil sadece Eskişehirspor formasıyla. Sinan Özeçoğlu ciddi bir yük aldı arkasında değil kombineler, formalarla yanında olmalıyız. Günü değil Eskişehirspor’u kurtarmak ve hak ettiği görmek için sabırlı olmamız lazım.