Dijitalleşen dünyada üretimden, satışa her aşamada teknolojik gelişmeleri takip etmek artık bir farklılık ziyade zorunluluk haline gelmiştir. Bu yazıda sizlere Internetten para kazanma gibi bir konu anlatmayacağım, bu kadar küçük düşünemeyelim. Dumansız sadece bir bilgisayardan kod yazarak doğru pazarlama ve dünyayı anlamakla yazılabilecek yazılımların ülkemize milyarlarca dolar kazandırabileceğini düşünün. Hayal etmenizi istemiyorum çünkü milyarlarca dolar kazanan ve nüfusu bizim ilk 5’e giremeyecek kadar ülkeler bu paraları kazanmaktadır.
Haberlere göz gezdirirken tüm haber sitelerinde yayınlanmış Anadolu Ajans’ın paylaştığı bir haber dikkatimi çekti. Haberde Monster Notebook Üst Yöneticisi (CEO) İlhan Yılmaz’ın Türkiye’nin oyun yazılımındaki ihracatının geçen yıl 500 milyon dolardan 1,1 milyar dolara çıktığını kaydederek, “Önümüzdeki 5 yıl içinde ihracatın 10 milyar dolarlar seviyesinde olacağı söyleniyor.” dediği belirtilmektedir. İlk bakışta 1.1milyar USD gerçekten iyi bir hacim, Türkiye’nin aylık ortalama 15 milyar USD, yıllık 170-180 milyar USD ihracat gerçekleştirdiğini düşündüğümüzde Türkiye ekonomisine katkısı sadece %0.56 olarak kalmaktadır.
Bu oran kötü değil ama biz Türkler olarak teknolojiyi ve tüketimi severiz. Dünyada çok az ülkede bizim de ki kadar Playstation (eskiden Atarici) oyun alanlarının olduğunu ve sosyal medyanın çılgınlık ötesinde kullanıldığını var sayarsak; bence bizim potansiyelimiz için %0.56 oldukça geride kalmış bir oran. İhracat ekonomimiz için olmazsa olmaz ve ağır sanayi olmadan ham madde bağımlılığı olmadan ihracat yapmak kodlama ile sonsuz şekilde mümkün.
İçindekiler (Table of Contents)
Potansiyelimizi Doğru Bir Politikayla Hedef Odaklı Yönlendirmeliyiz
Bizim ülkemizde ki en büyük sorunlar biri her alanda özgün olamamak. Bir mahallede bir kitap-cafe dükkanı çok tutsun hemen yanına 10 tane daha aynı konseptten açıyoruz. Dijital olarak durum farklı değil, her hangi bir internet sitesi ya da aplikasyon tutsun anında kopyaları türemektedir. Sonuç olarak sadece birbirimize rakip oluyoruz, elbette rekabet olacak ama önemli olan uluslararası seviyede rekabet edebilmek. Bunu Türkiye’de ki futbolun son durumundan son kez örnekleyebiliriz; tüm futbol kulüpleri alt yapıdan yetiştirmek yerine menajerlerin oyunlarıyla emekli oyunculara milyonlarca dolarlar harcadılar… Bizim gerek teknoloji bilgisi gerekse de yatkınlık olarak hiçbir zaman eksiğimiz olamaz, tam tersine hevesimiz. Yeter ki Türk gibi başlayalım, Alman gibi devam edip, İngiliz gibi sonuçlandıralım. Tüm bu politikalar tabi ki devlet desteği olmadan olmaz, yazının ilerleyen paragraflarında olması gereken teşvik ve eğitim desteğinden bahsediyor olacağım.
En Çok Oyun Geliri Olan Ülkeler
Worldstopexports.com’un yaptığı araştırmaya göre aşağıda tabloda görüleceği üzere araştırması olan “En çok oyun ihracatı yapan ülkeler”. İlk sırada tahmin edileceği Çin gelmektedir, burada sizi yanıltan A.B.D olabilir Silikon Vadisi nasıl olurda 9. sırada olabilir gibi bir soru gelmesi doğal. Mevcutta oyunları satın alan ana pazar zaten A.B.D. olması sebebiyle onlar için iç Pazar daha kuvvetlidir. Bunu newzoo’nun “En çok oyun geliri olan ülkeler” araştırmasında A.B.D. 36.8mia USD yıllık gelir ile ile 36.5mia USD yıllık geliri olan Çin’i geçip 1. sırada yer almaktadır.
Bu piyasayı bir yüzme havuza benzetirsek, havuzun sahibi Google Play ve Apple Store ile zaten A.B.D. diğer ülkeler sadece içinde yüzden yüzücülerdir. Bizim 1mia USD’ye ulaşmamız ciddi bir kazanım asla küçümsenmemeli. Fakat toplam ve genç nüfusu bizimle karşılaştırılmayacak kadar az olan Hollanda’nın (nüfus 17.08 mio, nüfusun internete erişim oranı %96) Dünya pazarının %10’nuna sahip olması ya da Slovakya’nın (nüfus 5.44 mio, internet erişim oranı %85) bizi katlaması potansiyelimizi doğru kullanamadığımızın ispatı niteliğindedir. Sadece bilgi olması adına Türkiye’nin 82.000.000 nüfusunun 56.000.000’nu (%68) internet erişimi mevcuttur.
Pubg ve Pokemon Go gibi Lokomotif Örnekler
Türkiye pazarında da ciddi kullanıcısı olan Pubg ve Pokemon Go oyunları son yıllarda ki en iyi örnekler olabilir. Pokemon Go’nun geçmişten gelen bir çizgi filmi kaynaklı torpili olduğunu kabul ediyorum ama Pubg çok farklı bir örnek. Son 2 yıla kadar Angry Birds ve Canndy Crush gibi daha yumuşak oyunlar öne çıkarken; son zamanda eli silah tutan savaşçı karakterler öne çıkmaktadır. Türkiye’de yaşı 30-40 bandında olan nesil (ben dahil), Counter-Strike, Quake ve Half-Life tarzı internet kafelerde saatleri harcadığımız oyunlara olan bağımlılığının düşündüğümüzde aslında çokta şaşırtıcı gelmiyor. Kendimden örnek verirsem, telefonumda yüklü tek oyun Brawl Stars. 3e3 canlı özel karakterlerle üstten 2d görünümlü bir savaş oyunu, hem az zaman alıyor hem de bağımlılık seviyesi az. Sonuç olarak silahlı bir oyun.
Pubg, 2017 Kasım ayında Koreli Bluehole Studio tarafından piyasa sürülmüştür, oyunu oynayanların yarısı Çin ve Koreli oyunculardan oluşuyor. A.B.D. sadece %10’luk bir oyuncu adedine sahip. Çin’in oyun dünyasını ne kadar domine ettiğini yazının başlarında belirmiştim, yani Koreliler terziye hazır gömlek satmayı başarmışlar.
Pokemen Go, torpili var demiştik ama işin özü bu ürünü pazarlama önemlidir. Aşağıda 800 mio USD gelire ulaşmış oyunlarların karşılaştırmaları mevcut. 5 Temmuz 2016 yılında piyasa sürüldükten 100 gün sonra 800.000 USD hasılata ulaşmıştır, bu süre Candy Crush’tan 2.5 kat Clash of Clans’tan 4.5 kat daha hızlıdır.
Peki Ne Yapmalıyız? – Kodlama Eğitimi
Eleştiri yapmak kolay, öneri ne getiriyorsun kısmına geldik. Klasik bir çözüm olacak “Eğitim”, fakat doğru insanoğlu yaratılış olarak öğrenmeye mecbur. Eğitim planlamasının kusursuz olması için hem aile desteği hem de devlet desteğinin uyumlu olması zorunlu. Kodlama eğitiminden kasıt makyajlanmış özel okullarda hazır ve basit setlerle göz boyamak değil. Üniversitelerin desteğini almış, iyi planlanmış eğitim programları ve iyi donanıma sahip öğretmenlerin yetişmesi şart. Aile desteği tek olursa, ağırlıklı parasal durumu iyi olan bir nesilden yaratıcı beyinler çıkar eşitlik olarak doğru olmaz. Bu sebeple devletin hem personel, hem maddi hem de manevi toplumu tümden teşvik ediyor olması gerekir.
Peki Ne Yapmalıyız? – Teşvikler & Destekler
Teşvik ve destek tek bir konuda olamaz, yani sadece tesis kurdum buyurun gelin denmesi ile kimse gelmez, ya da sadece parasal destek ile kısmi verim alınabilir. İhracat açığı vermemek ve döviz geliri kazanmak konusunda, dumansız ve sonsuz bir dünya olan yazılımda sıralanabilecek teşviklerin sayısı artırabilir olmakla birlikte dört ana başlıkta destek sağlanmalı.
- Aile Teşviki: Ailelerin çocuklarını kodlama alanına yönlendirmeleri için manevi ve dolaylı maddi destek görmeleri önemli. Örneklersek, Bilecik’te oturan bir aile Bursa ya da Eskişehir’de ki okula çocuklarını gönderebilmeleri için ailenin de iş bulması önemli.
- Parasal Destek: Her yatırım dönüp dolaşım sonuç kısmında paraya gelir, gerek geri ödemesiz proje desteği, gerek farklı kurumlardan uzun vadeli geri ödemeli kredi desteği, gerekse vergi-sgk tarafında muafiyet / indirim bir çok yatırımcı ve melek yatırımcıyı bu alana çekecektir.
- Organizasyonel Destek: Üniversite, Sanayi Odası ve Sivil Toplum Kuruluş (STK) işbirliği her alanda gündeme gelir, standart bir kalıp gibi her konuda söylenir. Uygulama alanı bulabilirse, sadece oyun olarak tüm kodlama gerektiren alanlarda çok başarılı sonuçlar alınması kaçınılmaz.
- Altyapı Desteği: Altyapı desteği gerek fiziki gerekse de öğretmen olarak ikiye ayırabiliriz. Bir silikon vadisi kurmamak kısa vade de çok zor, ama üniversite ya da osb’ler çatısı altında mikro ar-ge merkezlerinde bu eğitimler kolaylıkla verilebilir. Hem firmalar için vergi indirimi gibi yararlar sunulabilir hem de yetişmiş eleman hazırda olur. Aynı şekilde bu temelin taşlarını yerlerine koyacak öğretmen ve tüm görevlilerin bu konuda donanımsal olarak yeterli duruma gelmesi en acil konulardan biri olmalı.
Sonuç: Pazar Büyük Tren Sonsuz Değil
Yazılım ve oyun yazılımı dünyası durmadan büyümeye devam edecek. Biz bu pastanın dışında mı kalırız yoksa içerisi de mi duracağız bunu biz belirleyeceğiz. Tren uzakta değil, yakalamak mümkün yeter ki birlik içinde akıllıca bir program dâhilinde gidelim. Oyun sadece basit zaman geçirmelik oyun değil, PWC’nin araştırmasında aşağıda ki grafikte 2022 yılında öngörülerini görebilirsiniz. Pazar gerçekten büyük ama trene binecek yolcu sayısı sonsuz değil.